bugün

entry'ler (185)

abd li kadın kızının erkek arkadaşına tecavüz etti

Batının ahlaksızlığını göstermiştir.

Bana da yapsın dedirtir:http://www.hurriyet.com.t...000&_sgm_action=click

--spoiler--
Çocuklardan biri, kadınla seks yaptıktan sonra bunalıma girdiğini, intihar etmek istediğini söyledi.

--spoiler--

sex sonrası bunalım, wtf?

yeşil nasim

Kesinlikle balataları sıyırmış: http://www.youtube.com/watch?v=d1nu_YUMfyc

Şu videoda joker tarafınca asit tankına atılmaktan dolayı balataları sıyırmış olabilir: https://youtu.be/FioILtcBcLE?t=2m

oral seks aldatmak değildir

dostum eline ağız çizmen yanlış bir şey.

islam karşıtı gösteriyi böyle trol ledi

eline sağlık dedirtmiştir:

http://www.cnnturk.com/du...iyi-boyle-trolledi?page=5

ygs trollerinin silik veya çaylak yememeleri

Bir hikaye

Bir ikiz kardeşim vardı ve onun inanılmaz bir fotoğrafik hafızası vardı hani bir kitap okuyunca unutmazdı ya ben buna hayran kalırdım. neticemi yırtarak bundan nasıl böyle bir hafızası oluştuğunu sorup duruyordum. ama yok nafile illa büyün övgüleri o alacaktı ailemizde O dönem prestij filmindan çok etkilenmiştik. Evin salonunda koltuğu yaslanırken film bittiğinde ayaklarımız titriyordu adeta.

to be contiuned(Her ne b.sa artık ondan)

çok sıkılıyorum be sözlük.

ibretlik tespitler

yazı bana ait değildir.

çocukken çok zeki olduğum söylenirdi. açıkçası o zaman ben de buna inanıyordum. çünkü çevreniz herhangi bir şeyi düzenli olarak tekrarladığında bu şey gerçeğe dönüşür. belki eşcinsel deseler zamanla olabilirsin bile. çünkü insan beyninin çevresel tecavüze en açık olduğu zaman dilimi çocukluk. ilkokulda falan bu gazla durumu gayet iyi idare ediyordum. çalışmasam da başarılıydım. aklımda mükemmel gelecek planları vardı. hocalar sınıfa ne olacaksın diye sorduğunda millet öğretmen, asker, polis falan derdi. ben her seferinde farklı cevap veriyordum. silah tasarımcısı olacağım, marangoz olacağım, mimar olup gökdelen yapacağım( tabi sonra gökdelenlerin çok da matah şeyler olmadığını öğrendim) balıkçı olacağım vs vs. sürekli ilgi alanlarım değişiyor kararlarım asla stabil kalmıyordu. bu gazla liseye geçtim. sol görüşlü olduğum için fethullahçı hocalarla takıştım ama ergen atarı asla yapmadım yada kısıtlı siyasi bilgimle artisik falan da yapmadım. babamı tanıdıkları için sene sonu sınavlarımdan alacağım notları vermediler, düşük notlar verdiler. bazılarında da kendim sıçtım.

böylece lise de zeki ünvanım zamanla zeki ama çalışmıyor'a kaydı. çalışsam ortamın anasını sikecektim ama çalışmıyordum. işin aslı bazı derslerden ipin ucunu kaçırdığımdan komple bir geri dönül yapmadan başarılı olamıyordum ve bende o geri dönüşü yapacak ne istikrarlı bir kıç ne de o derslere ilgi vardı. zamanla ailem tarafından acaba bu salak mı diye düşünüldüğüne eminim. ama yine de komşulara yada başarılı evlatları olan akrabalara kazrşı zeki ve çalışmayan kimliğimi duyuruyorlardı. babam o zamanlar uyarıyordu hayatın gerçeklerini kavramam gerektiğini, ileride pişman olacağımı beni tek kurtaracak şeyin derslerimin olduğunu kitaplardan başka dostumun olmadığını sölüyordu. aslında ben de haberleri takip eden kendimce gündemi izleyen birisi olarak ekmeğe zam geldiğini, kiraların hayat pahalılığının arttığını biliyordum. ama yinede ders çalışmak iyi bir meslek sahibi olmaya hiç eğilim gösteremedim bunun dışında işe yarabilecek bir yeteneğinde yoktu. fakat işin garibi belki de psikolojik bir hastalıktır. bir şekilde zengin oalcağıma, başarılı bir hayatım olacağına, yabancı ülkeleri gezeceğime, hatta oradan kızıl saçlı bir kızla evleneceğime falan inanıyordum. bunun yanında kültürlü ve başarılı da olacaktım.

fakat işin aptalca olan kısmı bu inandığım istediğim( yada istediğimi sandığım) şeylerin olması için hiçbir çabam da yoktu. durumlar kötüleştikçe ve baskı arttıkça tek yaptığım bilgisayar oynamak, resim çizmek ve de bas gitar çalmaktı. ( havalı olduğu düşündüğüm için demiyorum lisede bir grup kurmaya karar verdik ve kimse bas gitar çalmak istemedi. o iş bana kaldı aslında ben elektro gitar istiyordum) bas gitar çalarken de hayal kuruyordum. ünlü bir grubumuz olacak vs vs. hem amerikan filmlerindeki karizma adamların yaşadıklarını hayal ediyordum(muşum). sonra bas gitarı da bıraktım. durumumuz kötüleşti o zamanlar stüdyolara gidip çalışma yapıyorduk ve ben ilçeden ile gitmek zorundaydım para dayanmıyordu. bir kaç kez onlarla stüdyoya gidemedim ve onlar benden daha iyi çalan birini buldular. ( zaten her zaman bir şeyleri sizden iyi yapan insanlar vardır) sonuç olarak rockstar olma imkanımda böylece tükendi.

arkadaş grubundan şutlanmak bile ders verici nitelikteydi. önemli olan arkadaşlık değil daha iyi çalmak. tabi ben bu dersi yine almadım. siklemedim daha fazla bilgisayar oyunu durumumuz olmamasına rağmen hayvan gibi para harcıyordum. babam uyardığında (kendisinin aslında çok para kazanması gereken bir işi vardı) ona geçmişte iş ile ilgili yaptığı hatalarla cevap veriyordum. annem ki kendisi devlet memuru durumumuz kötü olduğu için neden rüşvet almadın bile diyerek kızıyordum. günlük yaşam ritüellerimden ödün vermemek için geçmişi suçluyordum. yaşadığıma, doğduğumu pişmandım. kız arkadaşım yoktu, hatta normal arkadaşım bile yoktu. ama insan zihninin oyunu gibi yine de ileride başarılı ve zengin olacağımı düşünüyordum. bu şekilde lise bitti. ilk sene öss zaten hezeyan. ikinci sene alanım dışında girdiğim sınavdan anadolunun sikik bir üniversitesine gittim .

babam beni okutmak için o yaşında bir 3. dünya ülkesine çalışmaya gitti. silahların patladığı, şantiyelerin basıldığı bir ülkeye sırf benim mezuniyetinde işsizlik garanti bölümümü bitirebilmem için. yemeyip içmeyip bana para gönderdiler. bu şekilde üniversite bitti. aldığım eğitim hiçbir şeye yaramazdı. hocalarımızın çoğu aptal ve gerici insanlardı. eğitim olarak hiçbir şey görmedi diyebilirim. bu arada üniversite dönemi de sancılı geçiyor tabi başarısız arkadaşlıklar vs vs. ünin bana kattığı tek şey her insan tipinden görmem oldu. birçok ahlaksızca hareket gördüm, ortam gördüm. tek yegane başarım bu ortamlara kapılmamak kendimi seyirci olarak uzaktan tutabilmekti. üstelik ne bunu inancım ne siyasi görüşüm uğruna yaptım. her zaman olduğu gibi en iyi olduğum şeyi yaptım. üniden mezun oldum 1 ay sonra babam feci bir şekilde vefat etti. ağlamaya bile fırsatım olmadı çünkü küçük kardeşim var, psikjolojisi harap olmuş bir annem var. aynı zamanda yazamadığım şeylerde var. ve ben hayatım boyunca çok az gördüğüm yoğun çalışmaktan dolayı bitap düşmüş babamı tam dinlendireceği emekliliğini yaşayabileceği şekilde yüz üstü bıraktım. kardeşime ve anneme bakmak zorundayım.

hatır gönülle bir işe girdim bir kamu kurumuna okuduğum bölümle alakası olmayan bir işe. asgari ücretle çalışıyorum. mutsuzum. katlananmak zorundayım iş yerinde insanların aptallığına 5 dakika geç kaldığında yapılan tacizlere, küçük kasaba psikolojisine vs. lüksüm olmamasına rağmen her gün söyleniyorum. annemi daha da üzüyorum. ve kardeşim bu olaydan sonra tıpkı benim lisede yaşadığım umursamaz ve ileride pişman olacağı hayatı yaşıyor. pişmalığın asıl nedeni işte aptalların bile başarabildiği bu dersler değil. bu sistemde para kazanmak istiyorsak o mevcut sikik derslere çalışmalı daha fazla test çözmelisin. tiyatroya ilginin olması. elini kalem tutması belirli bir ekonomik durumun altındaysan yalnızca hobi olabilir. çizdiğin karikatüre yada mimiklerine karaladığın hikayelere asla güvenmeyeceksin çünkü özel bir yerde okuyamayacaksan yada çevren yoksa bunlar yalnızca ben yaptımın hazının ötesinde hobiler asla ciddiye alınmanı sağlayacak şeyler değil. ve tüm bunları kovuşturmak gerçekten kopmak için kendimize ilgi alanları yaratırız.

gitar çalmak, dövme yaptırmak, kolleksiyon yapmak, youtube da oyun yayını yapmak, lotr okduğu için övünmek, ortamda şekersiz sütsüz kahve içmek, siyasi olarak derin gibi konuşmak, anlamadığı halde kitap okumak, niçenin tam adını yazmak için ezberlemek, profil fotoğrafına eski model araba koymak, esprili tweetler atmak. ortamlarda psikolojik sorunlarım var demek, herkese muhalif olma isteği, garip olarak adlandırılmaktan hoşlamak vs vs. bu gereksiz entry imla hatalarına rağmen okuyorsan ve biraz olarak dürüst olursan kendinde bir şeyler görebilirsin. ee şimdi bunun fight clubla ne alakası var kısmına geçiyorum. ben de izledim fight club'ı, gittiğim bilardocuda posterini gördüm filmdeki penisi ben de gördüm, patlama sahnesini, şizofreniyi. hatta şu ünlü cümleyi ''biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız ve çok kızgınız'' tarzında bir şeydi.

işte ilk izlediğim ben de adam haklı lan dedim. bizi böyle inandırdılar diğer insan sürülerinde farklıyız sadece keşfedilmeyi bekliyoruz biz. bir gün mutlaka yüzümüz gülecek. sonra çevre dikkatlice bakınca şunu gördüm. 80 yaşında adam bile kahvede otururken lan loto oynayacaktım az daha unuyordum diye bir anda kalkıyorsa, yediği çikolatanın şifresini araba kazanacağım diye 50 yaşındaki ev kadını sms bedeli olarak 12 tl ödeyip yolluyorsa bu hepimizin hastalığı. ve fight clubdaki tespit ne kadar doğru gelse de bir nevi eksik( fight clubu beğenmeyip film önerecek ekşici arkadaşa şimdiden selamlar) evet böyle inandırıldık ama bilincimize yapılan bir taaruz değildi bu. çünkü biz buna inanamak istedik. çünkü sikik bir hayatımız var. çünkü biz o hayattan kurtulmak için asla gerçekçi çözümler getirmedik. asla kendimizi eleştirmedik. asla yanıldığımızı düşünmedik. çabalamadık. sadece yakındık durduk. çünkü kararlarımız inançlarımız aşkımız yalanlarımızı bile kedimiz yaşamaya korktuğumuz için filmlere kitaplara rol modellerine yada havalı olduğunu düşündüğümüz şeylere göre şekillendirdik.

çok iyi bir duvar ustası olabilecekken havalı olmadığı için serseriliği tercih ettik. beğenmediğimiz halde kızların ilgisini çekmek için saçma sapan kolyeler taktık, inanmadığımız halde tarota merak saldık. cin cağırmayı denedik, en sevdiğimiz küfür kalabalık ortamda edemedik. sevmediğimiz kişinin yüzüne bu duyguyu vuramadık. sevdiğimiz birine kendimizi yabancılaştırdık. türkü dinlediğimiz için utandık. ve hep bir kurtarıcı yada kurtuluş bekledik ama böyle bir olay olmadı olmayacak. bugün bile bu dediklerimin bir siyasi karşılığı var bu memlekette herkes, 40- 60 yaş arası facebooku keşfedip sizi utandıran akrabalarınızdan, bahattin karikatürü paylaşan lise tarih hocanıza kadar herkes atatürk 10 yıl daha yaşasaydı. atam gel sana çok ihtiyacımız var diye yakınıp durur. ama aydın olduğunu söyleyen bu kesim bir ölüyü diriktip kurtarıcı beklerken kimse bu memleketten yeni bir mustafa kemal çıkarmayı yada mustafa kemal olmayı hayal etmedi. sadece kurtarıcı bekledi işte hayat malesef sıkıcı olandan ibaret ve yalnızca sıkıcı olanın üzerine gidebilirsen başarı yakalanabilir. başarı havalı değildir. başarı katlanmanın sonunda gelen bir gerçektir. ve asla gerçek başarı beraberinde groupie getirmez. o yüzden de ben rock yıldızı olamadığım için artık sinirli değilim.

not:adam haklı başarılı olmak için çalışmak zorundayız.

''biz televizyon izleyerek, milyonerler, sinema tanrıları, rock yıldızları olacağımıza inanarak büyüdük ama olamayacağız ve çok kızgınız'' tarzında bir şeydi.

aç karnına bale yapmak

https://www.youtube.com/watch?v=JRG_ttXvxhU

ankara patlamasını yapanın ypg olduğuna inanmak

insanların sorgulamayışı, tamamen eğitim sistemiyle alakalı, boktan bir sistemimiz bile yok.

aslanı ısıran zebra

Helal olsun dediğim zebradır

Kaynak:https://youtu.be/GooAxL97vcc?t=1m19s

bill gates e göre 2035 te fakir ülke kalmayacak

iNOVASYON ARTACAK

Gates, açıklamada neredeyse tüm ülkelerin 2035 itibarıyla en az orta-düşük gelirli veya daha zengin olacaklarını ifade etti. Bill Gates bu ülkelerin daha üretken komşularını örnek alıp, yeni aşılar, daha iyi tohumlar ve dijital devrim gibi inovasyonlardan faydalanacaklarını belirtti. "Gerçekler iyimserlerin yanında" diyen 58 yaşındaki milyarder, "insanların sadece kötü haberlere odaklanıp, katettiğimiz yolu görmemeleri tehlikeli. Bu en iyi uygulamalara bakmadıklarını gösteriyor ve onları daha az cömert gösteriyor" şeklinde konuştu.

Kaynak:http://ekonomi.haber7.com...tes-fakir-ulke-kalmayacak

uludağ sözlükte yazan efsane nesil

enteresan bir nesildir. Yapacak milyon tane şey var şu sanal alemde (reelden bahsetmiyorum bile) hacker ol, twitter fenomeni ol, git yazılım öğren, blog yaz, ingilizce öğrenip yapabileceklerinin sayısını arttır, sadece sana faydalı olacak bilgileri bir klasöre topla ara ara oku.

5 dakikada geyiğin dibine vurmak

https://www.youtube.com/watch?v=9CPh_jA-OEM

(bkz: mutlu eden videolar)

çözüm süreci

ne olduğunu merak ettiğim süreç. bitti mi yav?

kürtlere türklüğü dayatmak karşı çıkanı dışlamak

türkiyede ki nüfus 80 milyon 15 milyonu kürt.

65 milyon türk olduğundan %65 kürttür. sen anladın onu eheh.

derdini kimseyle paylaşmayan insan

düşünmeyi seviyordur. şimdi git tavsiye al. uygula falan ne gerek var hani.

dimi

çayı şekersiz içen filmi dublajsız izleyen insan

dişim çürüdü diye çayı şekersiz içiyorum. herkeste ters ters bakıyor. e o kadar insanın içindede dişim çürük diyemiyor ki insan.

Ayriyeten oyuncunun ses tonunu duymak oldukça keyifli, ingilizce bilince film izlemek daha keyifli oluyor. düblaj yaparken o aktörün ses tonunu taklit etmek o kadar kolay olmuyor.

ülkü ocaklarındaki entelektüel seviye

Sürekli bir yerlerden atmasyon:"türkiyede her yüz suçtan 83,7 sini kürtler işliyor" diye başlık açıyorlar. Ulan o zaman bankada ki paraları da kürtler mi hortumladı? 80 darbesinde kürtler mi işkence yaptı? yolsuzlukları kürtler mi yaptı? yahu hakikaten kürtler size ne yaptı? pkk 'yı mı kurdu. siz kurdunuz beyinsiz barzolar o cahil dediğiniz kürtler nasıl böyle bir örgüt kursun? devlet baba dediniz kişi kurmuştur. beyinsizler biraz sorgulayın.

yazarların 14 şubatta dinleyeceği şarkılar

umudumuz cennetten:https://www.youtube.com/watch?v=9G2HXihPjRU

sevgililer gününüz kutlu olmasın

ahmet enes-cennet şarkısını dinle kendine gel.

14 şubat sevgilisi olmayanlar zirvesi

Twitter ve Youtube'deki fenomenlerin katılacağını açıklamasıyla istanbulda olmasını tavsiye ettiğim zirve.